Yaklaşık iki aydır tanık ifadeleri dinleyen mahkeme, geçtiğimiz hafta salı günü gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’ı dinledi. Menfur Danıştay suikastine ismi karıştırılan Muzaffer Tekin, bilindiği üzere saldırının akabinde medya marifetiyle sistemli olarak gerçekleştirilen siyasal linç’in kurbanı yapıldı. Örneklerini daha sonraki yıllarda çokça gördüğümüz, önce kamuoyu önünde itibarını yok et, sonra derdest et nazariyesi ilk o süreçte uygulamaya konuldu. Medya yoluyla, onurlu ismi mesnetten uzak türlü olumsuzluklar yüklenerek ülke kamuoyunda şaibeli hale getirilmeye çalışıldı. Maalesef yapanın yaptığıyla kaldığı gibi yazan da yazdığıyla kaldı. Aleyhinde yazı yazan, haber yapan kalem sahiplerinden birisi de o gün duruşma salonunda tanık olarak dinlenilen gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’tı. Tanık Aydıntaşbaş’ın ifadelerinde ismi geçen Muzaffer Tekin’in, soru sorma isteği(hakkı) mahkeme başkanı tarafından reddedildi. Gerekçe olarak ta tanığın, Muzaffer Tekin’i tanımaması gösterildi. İleri sürülen gerekçe karşısında hayrete düşen Muzaffer Tekin, soru sorma hakkı elinden alınmasının yanında mahkemenin insicamını bozduğu gerekçesiyle de 16 celse duruşmalardan men edilme cezası aldı. Aşağıda konu ile ilgili bilgi ve yargılamayla ilgili gerçeklerin yer aldığı gazete kupürü, Ergenekon davası tutuklusu, gazeteci sayın Hikmet Çiçek’in 01 Ekim 2012 tarihinde Aydınlık gazetesinde yazdığı köşesinden alınmıştır.