MUZAFFER TEKİN ÇAĞLAYAN ADLİYESİNDE!


Ergenekon davasında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 117 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan emekli albay Muzaffer Tekin, kendisine kumpas kurulduğu iddiasıyla, bu davada görevli savcı ve hakimlerden şikayetçi oldu. 

Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na avukatı Selin Deviren Tahtabiçen ile gelen Tekin, hazırladığı 12 sayfalık suç duyurusu dilekçesini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sundu.

Tekin’in, “Ergenekon soruşturma ve davasında kumpas yapıldığı” iddialarına ilişkin bir soruşturma yürüttüğü öğrenilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi savcılarından Mesut Erdinç Bayhan’a da bir süre ifade vererek, kendisine kumpas kuranlardan şikayetçi olduğunu söylediği kaydedildi.

Savcılık işlemlerinin ardından adliye önünde gazetecilere açıklama yapan Tekin, yıllardır Türkiye’de Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy ve Askeri Casusluk gibi davalarda, ahlaki, vicdani ve özellikle de hukuki olmayan bir süreç yaşandığını savunarak, “Bu sürecin en büyük mağduru Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Bizlerin bireysel mağduriyetlerinin hiçbir önemi yoktur. Şayet siz vatanınızı kaybediyorsanız kişisel hesaplaşma içinde de olamazsınız” dedi.

“YARGI VE MEDYADAKİ ODAKLARIN ORTAYA ÇIKARILMASI LAZIM”

Yargılandığı davalarda, elde ettikleri makamları cumhuriyet yıkıcılığına alet edenleri gördüğünü ve tarihi sorumluluk gibi gördüğü için savcılığa geldiğini aktaran Tekin, “Zira, bir şey yapılanmasından bahsediliyor ise bunun sadece emniyet ayağı ile yetinemezsiniz. Mutlak yargı ve maalesef medyanın içindeki birtakım odakların da ortaya çıkarılması gerektiği düşüncesindeyim. Elimdeki maddi olguları avukatımla savcımıza arz ettik” ifadesini kullandı.

Ergenekon davasında en ağır cezanın kendisine verildiğini ve bunun en önemli sebebinin Ankara’daki Danıştay saldırısından hüküm giyen Osman Yıldırım’ın atfı cürümleri olduğunu söyleyen Tekin, “Osman Yıldırım’la gizli ittifaklar yapılmış ve bunlar saklanmıştır. Bir gün önce Sincan Cezaevi’ne girilmiş ve Osman Yıldırım dizayn edilmiş, kurgulanmıştır. Bu, zorlamalar neticesinde, avukatım sayesinde tescil edilmiş, açığa çıkarılmıştır” diye konuştu.

Ergenekon davasında dinlenilen “Gizli tanık 9″un Osman Yıldırım olduğunun ortaya çıktığını ve Yıldırım’ın bizzat kendisinin bunu söylediğini anlatan Tekin, savcıların Yıldırım’ın ifadelerini, “Gizli tanık 9″la ayrı yer ve zamanda alınan ifadeler diye onayladığını ve bunu mahkemeye yıllarca kabul ettirmek istediğini öne sürdü.

Tekin, şöyle devam etti:

“Biz de dedik, ‘Bu savcılar bu cübbelerini atsınlar. Mahkemelerinizi kandırıyorlar, hukuk ile aldatıyorlar’. Mahkeme, bize itibar etmediği gibi karar aşamasında da savcıların bu beyanlarını kaale alarak bizlere hüküm verdi. Dolayısıyla savcılar da mahkeme de aynı paralelde hareket etti. Bu bile bu davanın en büyük sahteciliğinin ifadesidir. Yani bir tanığı mahkeme heyetine iki tanık gibi sunmak, mahkemenin de bizlere ceza vererek, bunu onaylayarak, Türk kamuoyunu aldatmasıdır.”

“DANIŞTAY SALDIRISI MASUM İNSANLARIN ÜSTÜNE ATILDI”

Bir gazetecinin, “Şikayetçi olduğunuz kimler var?” sorusuna da yanıt veren Tekin, “Benim yargılandığım davanın savcılarından hepsinden şikayetçiyim. Başta Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın. Mahkeme heyetinin hepsinden” dedi.

Tekin’in avukatı Tahtabiçen de Silivri mahkemelerinde 7 yıl boyunca yapılagelen hukuka aykırılıkları ve usulsüzlükleri yapan sorumlulardan şikayetçi olmak için savcılığa geldiklerini belirterek, “Osman Yıldırım çok önemlidir. Danıştay saldırısına ‘yüzyılın vahşeti’ diyoruz. Ergenekon davasına bağlanmasının nedeni, Osman Yıldırım denen iftiracının beyanlarıdır. Osman Yıldırım’ın üstüne hiç gidilmedi. Danıştay saldırısı masum insanların üstüne atıldı. Bu araştırılsın” şeklinde konuştu.

Share
  1. Henüz hiç yorum yok.
(yayınlanmayacak)